Bir sarışın, bir kızıl saçlı ve bir esmer kadın çölün ortasında arabayla yol almaktadırlar. Hava korkunç sıcaktır. Arabanın motoru birden stop eder.
İnip baktıklarında, motoru tekrar çalıştıramayacaklarını anlarlar. Mecburen çölde uzunca bir yürüyüş yapmaları gerektiğinden, her biri arabadan bir şeyler alır.
Esmer, bir şişe su, kızıl saçlı bir paket bisküvi ve sarışın da arabanın kapısını söküp alır. Çölde yürümeye başlarlar ve bir süre sonra dinlenmek için mola verirler.
Mola sırasında sarışın ve esmer kadınlar kızıl saçlıya döner ve niye bir paket bisküvi aldığını sorarlar.
- Acıkırsam yerim, diye düşündüm cevabını verir kızıl saçlı.
- çölde ne kadar yürüyeceğimiz belli değil .
Hepsi de bunun çok mantıklı olduğunu düşünür. Ve sonra sarışın kadınla kızıl saçlı olanı esmere döner ve niye yanına bir şişe su aldığını sorarlar.
- Eğer susarsam, yanımda içecek bir şeyim olması gerektiğini düşündüm . diye cevaplar esmer kadın;
- Evet, bu çok akıllıca bir fikir diye düşünür diğer ikisi.
En sonunda esmer ve kızıl saçlı kadınlar sarışına dönerler ve arabanın kapısını niçin söküp aldığını sorarlar.
- Şeyy.. çok sıcak olursa pencereyi açıp serinlerim diye düşündüm .
Adam geç saatte zil zurna sarhoş eve geldi . Karısı uyuyordu.Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra karısının yanına geldi ve kadını uyandırdı.
-Karıcığım,
-Ne var?
-Sen ne mükemmel bir kadınsın be,birtanesin.
-Ne oldu gene?
-Ne olacak tuvaletimize o otomatik lambayı ne zaman taktırdın?Harika olmuş.
-Ne diyorsun sen ne lambası?
-Valla ne bileyim hayatım,tuvaletin kapısını açınca ışık yanıyor kapatınca sönüyor.
Bunu duyan kadın öfkeyle yerinden fırladı:
-Allah belanı versin pis sarhoş yinemi buzdolabına işedin!
TİTANİK
Amerika'da zencinin biri, pasaportunu kaybetmis.
Aksilik bu ya, o gün de
Türkiye'ye uçacakmis. Kara kara düsünürken yolda
bir pasaport bulmasin mi!
Hemen almis yerden,
bir bakmis ki Leanardo Di Caprio'nun pasaportu. "Ne
olursa olsun," demis
ve sansini denemeye karar vermis. Çikarmis
Leonardo'nun fotografini, kendi
fotografini yapistirmis. Uçmus Türkiye'ye. Atatürk
Havalimani'nda görevli
gümrük memuru Temel'in Karsisina geçmis.
Temel, almis pasaportu; adamin ismine bakmis:
"Leonardo Di Caprio"; fotografa bakmis ; bir zenci
adama bakmis; ayni
zenci. Birkaç saskin bakistan sonra öbür masaya
seslenmis: "Ula Cemal, bu
Titanik batmis miydi, yanmis miydi.
GERDEK GECESİ
- Iyi ki düğünümüzü Belçika'da yapalım demişsin Goncagül
- Güzel oldu, değil mi Muhittin?
- Evet canım, herkes dışarıda evleniyor, bizim neyimiz eksik?
- Beni kırmadığın için teşekkür ederim.
- Sen istersin de ben yapmam mi bitanem?
- Muhittin, sana geçmişimle ilgili önemli bir şey anlatmak istiyorum.
- Once duvağını çözseydik Goncagülüm.
- Çözeriz, dur bi... Çok önemli bu...
- Ee, ama sırası mı şimdi? Neyse, anlat bari...
- Ben küçükken tecavüze uğradım.
- Çok üzüldüm bebeğim. Ama şu an kendini iyi hissediyorsan önemli değil.
- Simdi iyiyim de bunları bilmen lazım.
- Yakınlarından biri tarafından mı?...
- Yok... Bi bakkal vardı bizim mahallede...
- Bakkal mı?
- Evet... Elma şekeri satıyordu, güzel çikolatalar filan.
- Eee?
- İşte, bi gün bana, "Sedat depoya gelsene" dedi.
- Sedat da kim?
- Anlatacağım bi tanem, sakin ol bi...
Cevapla:
Bütün konular: 22 Bütün postalar: 82 Bütün kullanıcılar: 1145 Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse
Altun çanak 277392 ziyaretçi (1137403 klik) Altın çanak